|
Şeyh Salih Efendi Türbesi
(Merkez)
Kütahya Balıklı Caddesi’nde bulunan ve XIX. yüzyıla
tarihlenen Şeyh Salih Tekkesi’nin cami haline getirilmiş
bölümünün yanında dergâhın kurucusu Şeyh Salih’in oğlu
Şeyh Mehmet’in türbesi bulunmaktadır.
Türbeye caminin ibadet mekânının doğu aralığından küçük
bir kapı ile girilmektedir. Türbenin Balıklı Caddesi’ne
bakan cephesindeki üçgen alınlıkları, kademeli
kornişleri, Bursa kemeri benzeri nişleri ile eklektik
üslubu yansıtmaktadır. Türbenin en büyük özelliği de
ince detaylı demir şebekeleridir. Kareye yakın
dikdörtgen planlı türbenin üzerini küçük bir kubbe
örtmektedir. Kubbe dışında kalan alanlar beşik tonozlu
örtülerle yanlara doğru genişletilmiştir. Moloz taştan
ve yer yer de ahşabın kullanıldığı kâgir türbede Şeyh
Mehmet’in sandukası bulunmaktadır.
Paşam Sultan Türbesi (Merkez)
Kütahya Ulu Cami Caddesi yakınında, Kurşunlu Camisi
sokağında bulunan Seyyid Nureddin Zaviyesinde Paşam
Sultan’ın XIV. Yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen
türbesi bulunmaktadır
Zaviyenin geniş avlusunda bulunan mescidin doğusunda
kareye yakın dikdörtgen planlı, kubbeli bir türbe
bulunmaktadır. Paşam Sultan’a ait olan bu türbe
içerisinde dört ahşap sanduka bulunmaktadır. Mimari
yönden ilgi çekici detaylara sahip olan türenin altında
mumyalık bölümü bulunmaktadır. Duvarları iri moloz
taştan örülmüş, yer yer de devşirme taşlar
kullanılıştır. Mumyalığın üzerindeki bölümün, dikdörtgen
planlı olmasına rağmen kuzey ve güneyde derin oyuklarla
kareye dönüşen bir plan şekli dikkati çekmektedir.Bunun
üzeride kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Günümüzde
yağlı boya ile boyanan türbenin mimari özellikleri
kısmen yitirilmiş, mimari detayları da gizlenmiştir
Türbenin doğu duvarında, diğerlerinden daha yüksek bir
yere gömülmüş mermer bir mezar kitabesinden anlaşılacağı
gibi, bu türbe Paşam Sultan’a veya Seyyid Nureddin’e ait
değildir. Bu mezar 17 yaşında koleradan ölen İbrahim
Cemale aittir. Babası Kemaleddin Paşa’dan ötürü buraya
Paşam Sultan Türbesi ismi verilmiştir.
Karagöz Ahmet Paşa Türbesi (Merkez)
Kütahya Ahırardı Mezarlığı’nda bulunan Karagöz Ahmet
Paşa türbesi 1511 tarihlidir.
Beylerbeyi Karagöz Ahmet Paşa 1505-1506 yıllarında
Anadolu valisi olmuş,1511 Şah Kulu isyanında asiler
tarafından Kütahya önünde şehit edilmiştir. Ölümünden
sonra vasiyeti üzerine eşi tarafından cami, medrese,
imaretten meydana gelen yapı topluluğunun yanına türbesi
yapılmıştır.
Türbe kenarları açık bir türbe biçiminde düzenlenmiştir.
Kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Altıgen planlı olup
türbenin çevresinde birbirlerine sivri kemerlerle
bağlanmış altı sütun bulunmaktadır. Üzeri eteklerinde üç
sıra taş dizisi olan kubbe ile örtülmüştür
Zamanla harap bir duruma gelen türbe 1961 ve l980
yıllarında yeniden onarılmıştır. Bu arada türbenin
sütunlarını birbirine bağlayan kemerlerin sivriliği
hafifletilmiş, tuğla duvarları sıvanmıştır. Kubbe de
karo seramiklerle kaplanmıştır.
Ahi Evren Türbesi (Merkez)
Kütahya Ahi Evren Mahallesi’nde, Ahi Evren Mescidi ile
çeşmesinin kuzeyinde, Cennet Çeşme Sokağı’nda bulunan
Ahi Evren Türbesi XVI. yüzyılda yapılmıştır.
Bu türbe Ahi Evren için yapılmış bir makamdır.
İçerisindeki mezarların da kime ait oldukları belli
değildir.
Türbenin bulunduğu sokağın yol kotu düşürüldüğünden
türbe yüksekte kalmıştır. Dikdörtgen planındaki türbe
moloz taştan kerpiç sıvalı bir yapıdır. Sokağa açılan
kapısı ve bir penceresi olan türbenin üzeri saçaklı,
kiremit çatı ile örtülmüştür. Ahi Evren Zaviyesinin
güneyi ahşap korkulukla bölünmüş ve zaviyenin büyük bir
bölümü türbeye ayrılmıştır. Bu bölümde büyük ölçüde bir
lahit ve güneydeki pencere önünde de üç lahit daha
bulunmaktadır. Bunların baş ve ayak taşları yerine
devşirme sütun parçaları yerleştirilmiştir.
Türbe, içerisinde bulunduğu zaviye ile birlikte mimari
özelliğini yitirmiştir.
Şeyh Buhari Türbesi (Merkez)
Kütahya Zeryen Mahallesi, Türbe Sokağı’nda bulunan
Gümüşeşik Tekkesi’nin avlusunda Şeyh Buhari’nin
türbesine ait kalıntılar bulunmaktadır. Vakıf ve Kadı
sicillerinden öğrenildiğine göre Kütahya ve Afyon
muhasılı olan Dilver Paşa 1836 yılında Şeyh Buharı
Türbesi ile Seyit Numan Mescidini ve Gümüşeşik Tekesini
onarmış ve onlara yeni vakıflar düzenlemiştir.
Kütahya’da Gümüşeşik olarak bilinen bu yerde Şeyh Buharı
Türbesinin olup olmadığı da kesinlik kazanamamıştır. Bu
konuda herhangi bir kitabeye de rastlanamamıştır.
Bununla beraber türbe Prof. Dr. Ara Altun’a göre XVI.
yüzyıla kadar indirebilmek olasıdır. Bununla beraber bu
türbeden Evliye Çelebi’nin de söz etmemesi üzerinde
durulmalıdır.
Türbe Sokağı’nı kapatan avlu duvarının arkasında bulunan
türbe kare planlıdır. Türbenin sokak cephesi ile avluya
bakan cephesinin duvarları tamamen ağır duvar
şeklindedir. Yapı malzemesi olarak iri moloz taşların
kullanıldığı görülmektedir. Doğu cephesinin ortasında
kapıya ait izler dikkati çekmektedir. Batı yönünde, bir
eve bitişik duvarda da sonraki yıllarda örülmüş pencere
izleri görülmektedir. Üzeri kasnaklı bir kubbe ile
örtülü olan türbenin kubbesi tamamen yıkılmıştır.
Bununla beraber günümüze gelebilen izlerden bu kubbenin
pandantifli olduğu anlaşılmaktadır.
Türbe içerisinde ikisi çocuk olmak üzere üç mezar
bulunmaktadır.
Dört Direkli Türbe (Merkez)
Kütahya Sultanbağı Mahallesi, Gediz Caddesi üzerinde
Sultanbağı (Dört Direkli) Camisi’nin doğusunda bulunan
bu türbenin kime ait olduğu bilinmemektedir. Büyük
olasılıkla burada daha önce bulunan açık bir türbe
onarılarak bugünkü konumuna getirilmiştir.
İçerisinde oldukça büyük bir lahit bulunan türbenin dört
köşesine daha önce bir çatıyı taşıdığı sanılan dört
yuvarlak mermer sütun yerleştirilmiştir. Sütünların
başlıkları XVI. yüzyıl üslubuna benzemektedir. Türbenin
üzeri açık bırakılmıştır. Bugünkü konumu ile mimari bir
özelliği bulunmamaktadır.
Sultanbağı Mezarlığı Açık Türbesi (Merkez)
Kütahya Sultanbağı Mezarlığı’nda bulunan Açık Türbenin
kime ait olduğu bilinmemektedir. Vakıf kayıtlarında da
bununla ilgili bir bilgiye rastlanamamıştır.
Osmanlı mimarisinde açık türbeler plan düzenindeki bu
türbe, kare planlı olup dört kalın paye üzerine demir
gergili sivri kemerli kubbesi bulunmaktadır. Günümüzde
bu kubbe yıkılmıştır. Türbenin paye ve kemerleri XVI.-XVII
yüzyıl üslubunu yansıtmaktadır.
Ulu Cami Türbesi (Merkez)
Kütahya,
Gazi Kemal Mahallesi’nde, Vacidiye Medresesi ile Ulu
Cami arasında, set üzerinde bulunan türbenin
içerisindeki mezarların kime ait oldukları
bilinmemektedir. Bu mezarlar üzerinde de herhangi bir
bilgi verebilecek yazılar bulunmamaktadır. Türbenin son
onarımında türbe bütünüyle yeni baştan yapılmış, bu
durumda mimari yönden de bir tarihleme yapabilmesini
engellemiştir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı yerel inanışa
dayanılarak bu türbenin Ulu Caminin mimarına ait
olabileceğini belirtmişse de bu konuda da kesin bir söz
söylemekten kaçınmıştır.
Türbe kesme taştan yakın tarihlerde onarılmıştır.
Osmanlı mimarisindeki açık türbe planları şeklinde olup
dört köşesindeki payeler birbirlerine yuvarlak
kemerlerle bağlanmıştır. Bunların üzeri de küçük bir
kubbe ile örtülmüşü. Kubbenin üzerine piramidal biçimli
hafif bir çatı oturtulmuştur.
Sunullah Gaybi Türbesi (Merkez)
Kütahya Meydan Mahallesinde Musalla Mezarlığı’nda
bulunan Sunullah Garbi Türbesi XVII.yüzyılın ikinci
yarısında yapılmıştır. Sunullah Garbi XVII. Yüzyıl
mutasavvıflarındandır. İstanbul’da Halveti-Melami olarak
yetişmiş, Kütahya’da yaşamış, Kütahya uleması tarafından
zındıklıkla suçlanmış, bu nedenle de “Huda Rabbim” ile
başlayan ünlü şiirini söylemiştir.
Türbe kesme taş kaplamalı, bir tarafı dışarıya açık
küçük bir türbedir. Türbe 1975 yılında onarılmış ve
kısmen de olsa özelliğini yitirmiştir. Türbenin üzeri
kiremit örtülü çatı ile örtülmüştür. Orijinal konumunda
türbenin doğuya basit bir kapı açıldığı ve kare planlı
olduğu anlaşılmaktadır. Güney yönündeki kademeli
yuvarlak kemerli açıklık sonradan örülmüş ve bir nevi
hacet penceresi durumuna getirilmiştir. Kapısına da “
Sunullah Gayibi 1076 h. (1665)” yazılı bir levha
konulmuştur.
Türbenin 1980 yılında yapılan onarımında duvarları
yenilenmiş, güneydeki yuvarlak kemerli açıklığa demir
şebekeler konulmuştur. Çimento kaplı damı karo seramikli
desenlerle kaplanmış ve buraya bir de kubbe konulmuştur.
Fatma Ana Türbesi (Merkez)
Kütahya Yeni Mahalle’de, Yeni Mahalle Hamamı’nın yanında
bulunmaktadır. Türbeye dar bir kapıdan girilmekte olup,
yapı üslubundan XIX.yüzyılın sonlarında yapıldığı
anlaşılmaktadır. Caddeye bakan cephesinde ağaç şebekeli
iki penceresi üzerindeki kıvrımlı ışın şekilleri XIX.yüzyıl
üslubunu yansıtmaktadır.
Türbe moloz taştan kiremit çatılı, kare planlı küçük bir
yapıdır. Türbe içerisinde iki sanduka bulunmakta olup,
bu sandukaların kitabeleri günümüze gelememiştir. Ancak
H.Güner 1980 öncesi bu kitabeleri görmüş, buna
dayanılarak ta mezarlardan birinin Fatma Ana’ya ait
olduğunu belirtmiştir.
Kenthaber Kültür Kurulu
|
Yayın Tarihi : 7 Aralık 2004 Salı |
Güncelleme :11 Şubat 2006
Cumartesi 12:13 |
kaynak: kenthaber.com
“
|
|
|
|