|
Timurtaş Paşa Külliyesi (Merkez)
Kütahya Kavaflar Çarşısı içerisinde bulunan Timurtaş
Paşa Külliyesi’ni, arşiv kayıtlarından ve tapu
kayıtlarından öğrenildiğine göre Timurtaş Paşa XVI.
yüzyılda cami, imaret ve medrese ile birlikte
yaptırmıştır. Yıldırım Beyazıt’ın ilk Kütahya
valiliğinden sonra Kosova Savaşı’na gitmek üzere Murat
Hüdavendigâr’ın yanına gittiği sırada Timurtaş Paşa
Kütahya ve çevresinin muhafızlığı ile
görevlendirilmişti. Yapı topluluğunu Timurtaş Paşa’nın
Kütahya’da bulunduğu 1389-1402 yıllarında yaptırmış
olması kuvvetle muhtemeldir. Yapı topluluğu sonraki
yıllarda birçok defa değişikliğe uğramış ve bunların en
önemlisini Anadolu Valisi Silahtar Mehmet Paşa 1761
yılında yaptırmıştır. Nitekim bunu belirten bir kitabe
bugünkü son cemaat yerinin yakınında bulunmaktadır.
Kitabe:
“Maşallah
Silahtar Mehmet Paşa’nın hayrat ve tamiri sene 1175
(1761-1762)”.
Yapı topluluğu bundan sonraki yıllarda Kütahya Muaccelat
Nazırı Salih Efendi tarafından 1834-1835 yılında
onarılmış ve bazı eklemeler yapılmıştır.
Günümüzde kullanılan ve Evliya Çelebi’nin “Cemaati
kesret üzeredir” dediği yapı tarih boyunca onarım görmüş
ve zaman zaman da değişikliğe uğramıştır. Külliyenin
yapım tarihini gösteren bir kitabesi bulunmamaktadır.
Külliyenin ilk yapısından kaldığı sanılan avlu giriş
kapısı bugün Kavaflar Çarşısı içerisinde kalmıştır. Bu
kapıdan ötürü de külliyenin geniş bir avlu içerisinde
kurulduğu anlaşılmaktadır. Kesme taştan ve derin bir
tonozlu girişi olan kapı, dıştan mukarnaslı bir çerçeve
içerisine alınmış, basık yuvarlak kemeri iki renkli
taşlardan yapılmıştır. Giriş kapısının sağına geç
devirlerde kurnalı mermer bir çeşme eklenmiştir.
Sakahane ismi verilen muslukların ve helâların bulunduğu
kısım ise, girişin sağında, batıda yer almaktadır.
Cami:
Avlunun güneyinde yer almaktadır. Caminin son cemaat
yeri geç devirlerde değişikliğe uğramış ve buraya bir
camekân yapılmıştır. Caminin ibadet mekânı yüksek
tavanlı ve ahşap örtülüdür. Batı yönünde mihrap yönüne
dik olarak bir beşik tonozun başlangıç izleri
görülmektedir. Caminin içerisi değişik dönemlerde
yapılan ilave ve onarımlarla orijinalliğini yitirmiştir.
Mihrap önünde kubbeli bir bölüm vardır. Bu kubbe
köşelerde L biçimli ayaklar üzerine oturmakta ve bu
kubbe doğu ve batı yönlerinde de sivri kemerlerle
birbirine bağlanan bodur payelerle desteklenmiştir.
İbadet mekânını örten ana kubbenin batısındaki kemerin
arkasında kalan alan ikiye ayrılmıştır. Bunlardan ilk
bölüm Kıble duvarına paralel beşik tonozla örtülmüştür.
Bunun batısında kalan dikdörtgen ve çarpık olan bölüm
ise kemerlerle daralmış ve üzeri oval bir kubbe ile
örtülmüştür. Mihrap önü kubbesinin doğusunda kalan
bölümlerde çarpıklıklar dikkati çekmektedir.
Kubbe eteğini Kuran’dan alınma sureler ve kalem işleri
bezemiştir. Ayrıca mihrabın çini kaplamaları da dikkati
çekmektedir. Mihrabın dış kenarlarındaki kaplamalar XVI.yüzyıl
İznik çinileri taklit edilerek yakın tarihlerde
yapılmıştır. Minberin korkuluk levhalarında da geç
döneme tarihlenen çini kare levhalar bulunmaktadır.
Yapı topluluğunun bölümlerini oluşturan diğer yapılar
medrese ve imareti günümüze ulaşamamıştır.
Yakup Çelebi İmaret Külliyesi (Merkez)
Kütahya Gazi Kemal Mahallesi’ndeki Ulu Cami’nin
batısında bulunan Yakup Çelebi İmaret Külliyesi’nin
kitabesi 34 satırlı olup bu kitabenin ancak bazı
bölümleri okunabilmiştir. Kütahya Müzesi’ndeki bu
kitabenin örneği ve Kadı Sicillerinden öğrenildiğine
göre; yapı topluluğu Yakup Çelebi tarafından imaret,
medrese, mescit ve kütüphane ile birlikte 1411-1412
yıllarında tamamlanmıştır.
Medrese:
Külliyenin bir bölümünü oluşturan dokuz hücreli medrese,
1935 yılına kadar ayakta kalmıştır. Bu tarihten sonra
tamamen yıkılmış ve büyük kısmının üzerinden de Gediz
Caddesi geçmiştir. Eski bir fotoğrafına dayanılarak avlu
kapısı yakınında kesme taştan medresenin yüksek bir
eyvanı seçilmektedir. Ayrıca medrese hücrelerine ait
olduğu sanılan yan yana küçük baca dizileri de
görülmektedir. Günümüze gelemeyen medreseden bu bilgiler
dışında başka bir ayrıntı bulunmamaktadır.
İmaret, Mescidi ve Türbesi:
Germiyanoğlu II.Yakup Bey’in (1387-1429) külliyesinin
önemli bir bölümü olan imaretin üç bölümlü küçük revaklı
ve bir de girişi bulunmaktadır. İmaretin ortasında
şadırvanlı kubbeli mekâna üç yönden kubbeli eyvanlar
açılmaktadır. Bunlardan yan eyvan türbeyle
bağlantılıdır.
İmaret 1954 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
onarılmış ve kütüphaneye tahsis edilmiştir. O zamana
kadar bütünüyle korunan imaretin dört yöne meyilli
kiremit örtülü bir çatısı olduğu anlaşılmaktadır. Onarım
sırasında çatı kaldırılmış, kubbeleri dışarıdan
görülecek şekilde ortaya çıkarılarak onarılmıştır.
İmaretin yapı malzemesini moloz taşlar ve bunların
arasındaki tuğla hatıllar oluşturmuştur. Sivri kemerli
üç bölümlü giriş, yanlarda pandantifli, ortada mukarnas
dolgulu üç basık kubbe ile örtülmüştür. XIX.yüzyılda
yapılan onarım sırasında duvarlar ve pencerelerde
değişiklikler yapılmış ve bu da imareti orijinalliğinden
uzaklaştırmıştır. İmaretin ortasında şadırvanlı geniş
kubbeli bir orta mekân bulunmaktadır. Girişin karşısına
gelen kubbeli eyvan diğerlerinden 20 cm. daha
yüksektedir. Girişin iki yanındaki dar kapılar kubbeli
iki odaya açılmaktadır.
İmaretin güney eyvanı basık kubbeli türbeye
açılmaktadır. Türbenin eyvan tipi türbelerin değişik bir
biçimi olduğu sanılmaktadır. Mescidin bir odasının
kenarında bulunan, küçük kubbeli türbede bu yapı
topluluğunu yaptıran Germiyanoğlu II.Yakup Bey ile
Karamanoğlu Mehmet Bey’in kızı olan eşi Paşa Kerime (Şah
Ana) Sultan gömülüdür. Türbede lahit ve döşeme firuze
altıgen arasında değişen lacivert üçgen çinilerle
bezenmiştir. Güney eyvanının türbe ile birleştiği yere
bir mihrap yerleştirilmiştir. Ancak bu mihrabın XIX.yüzyıla
ait olduğu üslubundan anlaşılmaktadır.
Günümüzde bu külliyeden Vahit Paşa İl Halk Kütüphanesi
olan İmaret Mescidi ile türbe kalmıştır.
İshak Fakih Külliyesi (Merkez)
Kütahya İshak Fakih Mahallesi’nde (Tabakhane Mahallesi)
bulunan bu külliyeyi Kütahya’nın Germiyanoğulları ile
Osmanlılar arasında el değiştirdiği dönemde kadılık
yapan İshak Fakih Halil tarafından XV.yüzyılın
başlarında yaptırılmıştır. Evliya Çelebi Tabakhane
Mahallesi’nde olduğundan ötürü bu yapıdan Tabakhane
Camisi olarak söz etmiştir. Külliyenin 1422 tarihli
vakfiyesinde mescidin yakınında ölümünden sonra türbesi
için bir zaviye, içerisinde kütüphanesi bulunan bir
medrese ve çeşmeden meydana geldiği öğrenilmektedir. Bu
çeşmenin kitabesi Kütahya Müzesi’nde bulunmakta olup,
1420 tarihlidir.
Cami:
Külliyenin camisi kesme taş ve taş ve tuğla örgülü
duvarlardan yapılmıştır. Duvarlar genellikle iki sıra
kesme taş arasında, iki sıra tuğla olarak örülmüştür.
Kare mekânlı caminin üzeri kubbe ile örtülmüştür. Kubbe
dıştan yüksek kasnaklı görünümde olup, ilk yapımında
kiremitli ile örtülü iken, son yıllarda yapılan
onarımlarda üzeri kurşun ile kaplanmıştır. Caminin
önünde duvar uzantısı iki sütun ve bir L şeklinde
payeden meydana gelmiş, üzeri kubbeli üç bölümlü bir son
cemaat yeri vardır. Son cemaat yerinin kuzey cephesi üç
kademeli silmelerle geniş bir çerçeve içerisine
alınmıştır. Sütun başlıklarına ve payelerin kemer
başlangıçlarına dışarıya taşkın konsollar
yerleştirilmiştir. Son cemaat yerinin doğu kemeri açık
ve koyu renkte kemer taşlarından yapılmıştır. Buna
karşılık batı kemeri tek renkli taştan örülmüştür. Son
cemaat yerinin batısındaki bölümün kemer araları örülmüş
ve dışarıya çıkıntı yapan yarım bir kubbe ile türbe
haline getirilmiştir.
Son cemaat yerinden ibadet mekânına girişi sağlayan kapı
üzerinde sülüs yazılı dört satırlık kitabe 1433-1434
tarihli olup, Sultan II.Murat devrine aittir.
Kitabe:
“Bena ve amere haze’l-mescid el-mübarek el-şerif
El-mevlâ el-alemiyet el-amiliyet el-kâmiliyet
Mevlana ishak el-fakih bin el-Hac Halil ağa
Anhuma el-Celil fi tarih seneti seba ve selâsine ve
semanemie 837 (1433-1434)”.
Caminin doğu tarafındaki minare dışarıya çıkıntılıdır.
Minare kaidesi pabuç ve gövde kısmı kesme taştandır.
Şerefe altında dört sıra tuğladan mukarnaslar meydana
getirilmiştir.
Türbe-Zaviye:
İshak Fakih ölümünden sonra kendisine türbe yapılmak
üzere mescidin yanında küçük bir zaviye yaptırmıştır.
Türbesi bugünkü son cemaat yerinin batı bölümünde
bulunmaktadır. Üzeri dilimli kubbe ile örtülü ve
camekânla ayrılmış olan revağın bir bölümüne ana mekânın
penceresinden girilmektedir. Burada kubbe geçişlerinde
kullanılan mukarnaslı pandantifler, köşe zaviyenin
üzerindeki yarım kubbede de aynen kullanılmıştır. Türbe
içerisinde üç lahit bulunmaktadır. Bu lahitlerin zemini
firuze renkli tuğlalarla döşenmiştir. 1980 yılında
yapılan onarım sırasında buradaki çiniler yenileri ile
değiştirilmiştir. Ancak bunlardan bir tanesinde toplama
çini karolar bulunmaktadır.
Medrese ve Kütüphane:
Külliyenin vakfiyesinde ismi geçen medrese günümüze
gelememiştir. Ancak, vakfiyesinde belirtilen dershane
kısmı kütüphanesi ile birlikte ayaktadır. Bu yapı
caminin karşısında olduğundan ve XX.yüzyılda üzerine
ikinci bir kat eklendiğinden ve cephesi değiştiğinden
külliye ile bağlantısı olduğu yakın tarihlerde
anlaşılmıştır.
Medrese taş ve tuğla duvar örgüsü ile yapılmıştır. Her
taşın arasına iki sıra tuğla hatıl ve taşlar arasına da
birer dikey tuğla yerleştirilmiştir. Yapılan onarımlarla
medrese özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir.
Molla Bey Camisi ve Külliyesi (Merkez)
Kütahya
Balıklı Mahallesi’nde XIX.yüzyılın ortalarında yapılmış
olan bu külliyenin vakfiyesi 1855 tarihinde
düzenlenmiştir. Kütahya Müftüsü Osmanoğlu Abdurrahman
Efendi’nin oğlu olan İbrahim Ethem Bey babasından ötürü
Müftüzade Molla olarak tanınmıştır. İbrahim Ethem Bey
Kütahya’da üç yıl kaymakamlık yapmıştır. Külliye cami,
medrese, kütüphane ve sıbyan mektebinden meydana
gelmiştir. Müftüzade Molla Bey yapımı 1855-1856 yılında
tamamlanan külliyesinin camisini eşi Esma Hanım’a,
kütüphanesini babası Abdurrahman Efendi’ye, minaresini
de annesi Fatma Hanım adına yaptırmıştır. Medrese,
şadırvan, sıbyan mektebini de kendi adına yaptırmıştır.
Cami:
Cami fevkâni bir yapı olup, altında dışarıya açık iki
dükkân, ortasında avluya açılan bir koridor vardır.
Moloz taştan yapılmış olup, minaresi tuğladandır. Üzeri
ahşap çatı ile örtülmüştür. Kitabeli giriş kapısından
tonozlu bir koridora girilir. Bu koridorun iki yanında
beşik tonozlu dükkânlar bulunmaktadır. Koridorun kuzey
kısmında ahşap bölmelerden meydana getirilmiş odalar,
depolar ve camiye çıkan merdiven bulunmaktadır. Bu
koridorun sonunda geniş bir avluya çıkılır. Avlunun
güneyinde bağdadi duvarlı, düzensiz pencereli camekânlı
bir çıkma dikkati çeker. Avlunun doğusu ile batısında
bulunan on iki ahşap medrese odası ile dershane
bulunmaktadır. Buradaki sıbyan mektebi günümüze
gelememiştir.
Avlunun kuzeyi orijinal durumunu kısmen korumakta olup,
burada kâgir planlı kütüphane bulunmaktadır.
Kütüphanenin geniş silmeli mermer kapısı üzerinde
kitabesi ve üçgen alınlığı yer almaktadır. Bu girişin
iki yanında silmeli birer geniş pencere vardır. Kare
planlı bu küçük yapı geniş ayna tonozlu, bağdadi bir
tavan ve kiremit çatı ile örtülmüştür. Bu avlunun
kuzeybatısından ahşap bir merdivenle üstteki cami
kısmına çıkılmaktadır. Caminin üzeri kitabeli kapısından
ibadet mekânına girilmektedir. Giriş yönünde kalın ahşap
direklerin taşıdığı mahfil caminin kuzey yönünü boydan
boya kaplamaktadır. İki yandan mahfile çıkış
merdivenleri vardır. Mahfilin doğu tarafı tamamen
kadınlara ayrılmıştır.
İbadet mekânının üzeri ahşap bir tavanla örtülüdür. Bu
tavanın üzeri ajurlu bir göbek ve sekizgen şekillerle
hareketlendirilmiştir. Mihrap silmelerle çevrelenmiş,
yuvarlak kemerli bir niş şeklindedir. Günümüzde yağlı
boya ile boyanarak orijinalliğinden uzaklaşmıştır.
Külliye değişik zamanlarda yapılan onarımlarla
özelliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Bununla
beraber, Kütahya’da yapılan XIX.yüzyıl yapılarının son
külliye örneğidir.
kaynak:
kenthaber.com
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraf, www.kutahyamuftulugu.gov.tr
adresinden alınmıştır.
|
Yayın Tarihi : 7 Aralık 2004 Salı |
Güncelleme :8 Şubat 2006
Çarşamba 23:53 |
“
|
|
|
|