|
Ulu Cami (Merkez)
Kütahya,
Gazi Kemal Mahallesi’nde, Ulu Cami Caddesi ile Gediz
Caddesi arasında bulunan Ulu Cami, XIV.yüzyılın
sonlarında yapılmıştır. Yapımına Yıldırım Beyazıt
tarafından başlanmış, Çelebi Mehmet tarafından da
1411’de tamamlanmıştır. XIV. yüzyıl sonundan XX.yüzyıl
başına kadar çeşitli onarımlar geçirmiş ve bugünkü
durumunu XX. yüzyılın başında almıştır. Evliya Çelebi,
caminin Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566)
Mimar Sinan tarafından onarıldığını belirtmiştir. Kanuni
sultan Süleyman Rodos (1522-1523) ve Irakeyn (1534-1535)
seferlerine katılmadan önce bir süre Kütahya’da
kalmıştır. Caminin yenilenmesini mimar Sinan’dan bu
sırada istemiş olması mümkündür.
Kütahya’nın en büyük camilerinden olup, 45.00x25.00
m.lik bir alana yayılmıştır. Şehrin en geniş iç mekânına
sahip olan cami avlusuzdur. Bugünkü konumuyla iki kubbe
ve altı yarım kubbe ile bu kubbeler desteklenmektedir.
İbadet mekânı dikdörtgen planlıdır. Kuzey yönünde beş
bölümlü bir son cemaat yeri vardır. Caminin çevresindeki
hazire XX. yüzyılın sonlarına doğru kaldırılmıştır.
Yapımında kesme taş kullanılmış, kubbelerin saçakları
altına tuğlalar yerleştirilmiştir.
Cami
bugünkü kubbeli durumunu XIX.yüzyılın sonunda almıştır.
Batısındaki bir bölüm XIX. yüzyıl sonunda örülmüş ve
Vahit Paşa Kütüphanesi olarak kullanılmıştır.
Kütüphanenin kapısı üzerine kitabe yerleştirilmiştir:
“Kâmus-ı ilm û irfân sabık reis-i zişân
Yani vâhid-i devrân allâme-i zemâne
Misbâh-ı din û Devlet müşkât-ı bezm-i Re’fet
Zav’i serac-ı himmet bir fazıl-ı yegâne
Muhtârı âkılânın burhân-ı fâzılânın
Mirsâd-ı vâsılanın her tavrı âkilâne
Kıldı o zat-ı Vâlâ dârü’l-kitâb inşa
Koydu fünun-ı Şeti lütfetti tâlibâne
Tahrir olundu aynı nazmü’l-lü’l tarih
Cud-i Vahid Efendi yaptı Kitabhanân
Sene 1227 (1812).”
Minaresi Kuzey, doğu ve batı yönünde caminin üç girişi
bulunmaktadır. Kuzeydoğu dış köşesinde çıkıntılı olarak
yer almaktadır. Minare kapısı üzerinde kitabesi
bulunmaktadır:
“Bu binayı göricek dedi Subhi tarih
Cami-i Yıldırıma kıldı minare Mahmud 961 (1554)”.
Son
cemaat yeri XIX.yüzyılda camekânlarla kapatılmıştır. Son
cemaat yerinin orta bölümü tromplara oturtulmuş bir
kubbe ile örtülüdür. Yan bölümler birbirinin eşi olmayan
tekne tonozlarla örtülüdür. Bu bölümün batı kenarı
duvarla ayrılmış ve kütüphane meydana getirilmiştir.
Portal dışarıya taşkın olup üzerine onarım kitabeleri
yerleştirilmiştir.
“Zehi valâ Ulu Cami ki Sultan Yıldırım Han’ın
Bula ruhi mesubat beka ül hayırdan te’sir
Mürur-ı vaktile muhtaç iken tamir ü termime
Görüp ikmalini şimdi cemaat aldılar tekbir
Duaya bir eser babında Ragıp yazdı tarihin
Hele oldu Ulu Cami Kemal-i hüsn ile tamir
Sene 1223 (1808-1809)”.
Bu kitabenin üzerine XIX. yüzyılda yapılan onarımlardan
söz eden bir başka kitabe daha bulunmaktadır:
”İşbu Kütahya camiin beşyüz sene evvel bina etmiş idi
Cennetmekân Sultan Gazi Bayezid
Bin iki yüz yirmi iki sâlinde Sultan Mustafa kılmış
liveçhillah atâ tamirine nakd-ı mezid
Amma ki olmuş idi sakf û cidarı rahneder
Te’yid_i bünyana lüzum oldu bu esnada bedid
Emr eyledi ihyasın ol mabed-i pâkin heman
Abdülhamid Han kim anın âsarı bin adid
Mermer sütun üzre olub takı kubâb ile refi
Virdi tenasüb va’zına Hakkâ ki bu tarz-ı cedid
Hak bani-i zişanın eyyam-ı ömr û şevketin
Etsün tâ yevmü’l kıyam taht-ı hilafetde medid
Vali iken yazdı Celâl tarih-i cevher darını
Kubbuli kıldı mabedi tecdid Han Abdülhamid
1330 (1891-1892)”.
Bu
kitabelerden de anlaşılacağı gibi, 1808-1809 onarımından
sonra XIX.yüzyılın sonunda yapının yeniden onarılarak
üst örtüsünün kubbeli yapıldığı anlaşılmaktadır.
Portal kütlevi görünümde olup sivri kemerli derin bir
niş şeklindedir. Kapının üzerinde Kütahya’nın önemli
camilerinde görülen saraçlı keçe veya kilim kapı
örtülerinden kitabeli olanı buraya konulmuştur.
Bu giriş yakınındaki Vacidiye Medresesi portaline
benzemektedir. İbadet mekanı iki sıra halinde üçer sütun
ile üç sahna ayrılmıştır. Girişin ekseninde iki kubbe
birbirini izlemektedir. Kubbelerin dışında kalan
bölümler karşılıklı ikişer elips şeklinde yarım kubbeler
ve mihrap yarım kubbesinin yanında da ikişer küçük kubbe
bulunmaktadır. Bu üst örtü sisteminde sütunlar
birbirlerine kemerlerle bağlanmış, ayrıca duvarlardaki
çıkmalara da bağlanmışlardır. İbadet mekânı altlı üstlü
iki sıra halinde pencerelerle aydınlatılmıştır.
Mihrap
dışa doğru çıkıntılıdır. Bu bölüm kalın sivri bir
kemerle ana mekândan ayrılmıştır. Derinliği ve genişliği
fazla olmamakla beraber ibadet mekânından ayrı
düşünüldüğü açıkça görülmektedir. Mihrabın eski yapının
izlerini taşıdığı görülmekle beraber yenilendiği de
açıkça örülmektedir. XIX.yüzyılın özelliklerini yansıtan
üçgen alınlık ve çevresindeki bezeme geç döneme işaret
etmektedir. İçerisi koyu ve açık yeşil, kırmızı, sarı
renklerde perde motifi burada da tekrarlanmıştır. Geç
devir motiflerinden vazodan çıkan çiçekler burada da
görülmektedir. Mihrap nişinin üzeri yarım kubbe şeklinde
bir tonozla örtülmüştür. Mihrap çevresi kaval silme
kornişlerle çerçeve içerisine alınmıştır. Mihrap
ahşaptandır geometrik yıldız ve geçme motifleri XV.
Yüzyıldan kaldığını açıkça göstermektedir.
İbadet mekânı bezeme, özellikle kalem işi yönünden
oldukça zengindir. Ana mekânı mihrap bölümünden ayıran
geniş kemerin içerisi Nur suresinin bir ayetle
doldurulmuştur. Burada Kütahyalı Hattat Halil Mahir bin
Mehmet’in ismi yazılıdır. Kubbeler, pandantifler,
kasnaklar ve kasnak pencereleri yoğun biçimde kalem
işleri ile bezenmiştir. Duvarların alt kısımlarında
ampir üslubunda nakışlar ve iri sütun taklitleri
görülmektedir. Pencerelerin kenarlarına ince bir bordür
halinde asma kıvrımları yerleştirilmiştir. Kubbelerin
göbeklerinde, pandantiflerde daireler içerisine yazı
istifleri, kenarlarına da yaprak motifleri yapılmıştır.
Bu bezemede “El-hakir Ahmed” ismi yazılıdır. Mihrabın
sağında dört kareden meydana gelmiş Kâbe tasviri
camideki tek çini kompozisyonudur.
Yukarı Kale (Kale-i Bâlâ ) (Hisar) Camisi
Kütahya Maruf Mahallesi’nde, Kale içerisinde bulunan bu
mescit, giriş kitabesinden öğrenildiğine göre;
Germiyanoğlu Süleyman Şah tarafından 1377-1378 yılında
yaptırılmıştır.
Mescit yapılan onarımlar nedeniyle özelliğini bütünüyle
yitirmiştir. Eski camiden yalnızca kuzey-doğu köşesinde
bir duvar parçası ile minarenin kaide ve şerefe kısmı
kalmıştır.
Cami kare planlıdır. Moloz taş ve tuğladan yapılmış,
üzeri düz bir çatı ile örtülmüştür. Meyilli bir arazide
ve yer yer doldurulmuş toprak arazide yapıldığından
planında bazı uyumsuzluklar görülmektedir.
Giriş kapısında dikdörtgen bir kitabe boşluğunda üç
satırlık Arapça bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabe bir
süre Kütahya müzesinde koruma altına alınmış, sonrada
buraya konulmuştur.
Kitabe:
“Ammere haza el-mescid el mübarek hazret el emirü’l-kebir
a’delle’l-verâ
Sultanü’l-Germiyaniye Süleyman Şah bin Muhammed bin
Yakub
Eyyede’l-lâhu memleketehu fi şuhûri seneti tis’a ve
seb’in ve sebamie 779 (1377-1378)”.
Caminin ibadet mekânı güneyde mihrabın iki yanında iki
batıda tek, doğuda da düzensiz olarak yerleştirilmiş üç
pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrabın bir özelliği
bulunmamakta, cami içerisinde de dikkati çeken bir
bezeme ile karşılaşılmamaktadır.
Caminin orijinal yapıdan kalan minaresi düzgün kesme taş
ve aralarında iki sıra taş hatıllarla dikkati
çekmektedir. Ayrıca burada devşirme taşların
kullanıldığı da görülmektedir. Gövde güdük ve yuvarlak
olup tuğladan yapılmıştır. Demir parmaklıklı şerefe ile
üst kısmı sonradan yapılmıştır.
Aşağı Kale (Kale-i Sagir) Mescidi (Merkez)
Kütahya Aşağı Hisar Mahallesi’nde, Sağır Sokak’ta
bulunan bu mescit Osmanlı döneminde yapılmış surların
kuzeyinde ve onların bitiminde bulunmaktadır. Mescit,
Kale-i Sağır, Aşağı Hisar, Yeni Hisar, Yenice Hisar ve
Ulupınar Mescidi isimleri ile tanınmıştır.
Mescidin 3.30 m. altında taştan su tesisleri
bulunmaktadır. Ancak bu kısımlar zamanla değişikliğe
uğramış ve orijinalliğinden kısmen uzaklaşmıştır.
Buradaki su tesisleri üç dikine bölümden meydana
gelmiştir. Bölümlerin üzeri tonozlarla örtülmüştür. Uzun
süre bu su tesisleri mahalle halkının çamaşırlığı olarak
kullanılmıştır. Buradaki dar bir geçitten mescidin
içerisine girilmektedir.
Basit ve altıgen gövdeli mescidin duvar
kalınlılıklarında farklılıklar görülmektedir. Üzeri
alttaki tonozlara oturtulmuş içten prizmatik Türk
üçgenleri üzerinde yükselen kubbesi vardır. Ancak bu üst
örtü çatı altına alındığından orijinalliğinden
uzaklaşmıştır. Mescidin içerisine basit bir minber ile
mihrap nişi, kuzeyine de ahşap bir asma kat eklenmiştir.
Mescit günümüzde daha çok türbeyi andıran bir
görünümdedir.
Balıklı Camisi (Merkez)
Kütahya
Balıklı Mahallesi’nde bulunan caminin kapısı ve minare
kaidesi üzerindeki kitabelerden Selçuklu Sultanı II.
Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) döneminde Kütahya
Fatihi olarak tanınan Hezar Dinari tarafından 1237’de
yaptırılmıştır. Daha sonra Germiyanoğlu Süleyman Şah
(1361-1387) zamanında Özbek Subaşı tarafından 1381-1382
yılarında onarılmıştır. Bir diğer kitabeye göre de;
1642-1643 yıllarında Salih Mehmet isimli bir kişi
minareyi yaptırmış içeriye bir de minber koydurmuştur.
Cami kare planlıdır, önünde üç bölümlü son cemaat yeri
bulunmaktadır. Caminin kuzeyinde iki kademeli saçakları
olan son cemaat yeri yan duvarların uzantıları ile iki
mermer sütuna oturtulmuştur. Bugün son cemaat yeri
camekânla kapatılmıştır. Son cemaat yerinin
kuzeydoğusunda avlunun köşesine kesme taş kaideli çifte
şerefeli tuğla minare yerleştirilmiştir. Giriş kapısı ve
minaredeki kitabelerden caminin epey değişikliğe
uğradığı anlaşılmaktadır. Caminin kuzey yönündeki giriş
kapısı üzerinde yan yana duran kitabeler caminin yapımı
ile ilgili bilgileri içermektedir:
“Fi eyyâmi devleti el-Sultan el-a’zam zıllu’l-lâh
Fi el-âlem Gıyas el-dünya ve’d-din Ebü’l-feth Keyhüsrev
bin
Keykubad eyyede’l-lâhu Saltanatahu emere bi’imâreti el-mescid
El-Emir el-İsfehselar el-ecellül-Kbir İmâdel-din
Hezar Dinari Betârihi Şevval senete erbaa veselâsin ve
sittemle 634 (1237)”
Bugün kapatılmış olan kasnak penceresinin doğusundaki
kitabe:
“Emere bi imâreti haza el-Mesid el-mübarek el Emir
El-Ekrem zeynü’l-haremeyn Ebü’l-hayrat
Özbek Subaşı dâme tevfikahu ve bereketehu
Li seneti selâse ve semânine ve seb’amie 783
(1381-1382)”
Minare
kaidesindeki kitabe:
“Yine Salih Mehmed yani sahib hayr din-perver
Vücûd-ı pâkile oldur melik siret beşer manzar
Hezâr Dinar bina ettiği mescidi edip cami
Nice himmetle yaptı bir minare dahi bir minber
Bugün bu âlem-i fânide ol kim hayre sâioir
Şefi’i ola yarın dilerim mahşerde Peygamber
Seda û nağme û tekbir erince arş-ıa’laya
Ezana kademsitan çıktığı demde müezzinler
Zer ü mükellefdir deyu ben dest-i gayb Arif
Yazar tarihini bihali ta’âlâ şânuhu ekber
Sene 1052 (1642-1643)”,
İbadet mekânı kasnaklı ve tromplu bir kubbe ile özeri
örtülmüştür. Mescidin ilk yapılışında da tek kubbeli bir
mescit olduğu sanılmaktadır. İçerisi batı duvarındaki
iki, kasnak bölümündeki dört yana açılmış pencerelerle
aydınlatılmıştır. Mihrap son devirlerde yapılmıştır. İki
yanında plasterlerle çıkmaları olan üzeri üçgen
alınlıkla sonuçlanan mihraplardan bir örnektir. Burada
karışık bitki desenleri, alınlıkta da çini kaplamalar
görülmektedir. Mihrabın bir köşesinde de Kütahyalı
Mehmet Hilmi’nin 1898-1899 yılında mihrabı yaptığını
gösteren küçük bir kitabe vardır.
Hıdırlık Mescidi (Merkez)
Kütahya’nın güneyinde Hıdırlık Tepesi üzerinde bir kaya
bloğu üzerinde bulunan mescidi kitabesinden
öğrenildiğine göre; Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde
Anadolu Selçuklu emirlerinden Hezar Dinar tarafından
1243-1244 yıllarında yaptırmıştır. Mescidin kuzey
cephesinin eyvan biçimindeki duvarlarının ortasındaki
kapının üzerinde dört satırlık Selçuklu sülüsü ile
kitabesi bulunmaktadır:
“Fı eyyâmi devleti el-Sultan el-a’zam zıllu’l-lâh fi’l-âlem
Gıyas el-dünya ve’d-din Ebu’l-feth Keyhüsrev bin
Keykubad eazze’l-lahu ensârehu
Emere biimâreti el-Mescidi’l-mübarek el-abdü’z-za’if
el-Muhtaç ilâ rahmeti’l-lâhi Ta’ala
İmâd el-din Hezar Dinari, Betârihi seneti ihdâ ve
erba’in ve sittemie 641 (1243-1244)”
Mescit kare planlı olup üzeri Türk üçgenleriyle geçilen
tuğla bir kubbe ile örtülmüştür Güneyde basit dikdörtgen
mihrap nişi bulunmaktadır. Mescit değişik zamanlarda
yapılan onarımlarla orijinalliğinden büyük ölçüde
uzaklaşmıştır. Prof.Dr. Ara Altun’a göre burada Büyük
Selçuklu camilerinin ilk şekli olan kubbeli mekâna eyvan
birleştirilme şemasının çok küçük ölçüde uygulandığı
görülmektedir. Anadolu’da son cemaat yeri gelişmesinde
bu küçük yapının önemli bir yeri vardır.
Hezar Dinari Mescidi (Merkez)
Kütahya Ulu Cami’nin doğusunda, Kütahya
Mevlevihanesi’nin (Dönenler Camisi) semahanesine bitişik
olan bu mescidin, Hezar Dinari tarafından 1243-1244
yılları arasında yaptırıldığı sanılmaktadır.
Mescit kareye yakın dikdörtgen planlı olup, kesme taştan
yapılmıştır. Üzeri sekizgen kasnaklı, tromplu bir kubbe
ile örtülüdür. Kubbenin üzerindeki piramit külahı
kiremitle kaplanmıştır. Mescit sivri bir kemerle
Mevlevihane’nin semahanesine açılmaktadır.
Ergün Çelebi’nin 1360 yılında buraya gömülmesinden
sonra, Onu diğer gömüler izlemiş ve bugün
Mevlevihane’nin türbesi konumuna gelmiştir. Yapı değişik
dönemlerde onarım geçirmiştir.
Pekmezpazarı (Hacı Ahmet, Analcı, Analıca)
Mescidi (Merkez)
Kütahya Mevlevihanesi’nin karşısında, Pekmezpazarı
Köprüsü’nün yanında bugünkü Kütahya Belediyesi
İşhanı’nın karşısında bulunmaktadır. Giriş kapısı
üzerindeki kitabesinden öğrenildiğine göre, Germiyanoğlu
Süleyman Şah zamanında, Yusuf oğlu Hacı Ahmet tarafından
1369 yılında yaptırılmıştır. Bu kitabenin Süleyman Şah
dönemine ışık tutması yönünden de önemi vardır.
Kitabe:
Benâ haze’l-mescidi’l-mübarek fi devleti el Sultan
el-a’zâm
El-âdil Şâh Çelebi halledallahu mülkehu
Taleben li-merzâtihi li-kavli’n-Nebi aleyhi’s-selâm men
Beallahu mesciden
Yebteği bihi echullahi benallahu lehu fi el-Cenneti
mislihi
İbn el-Hac el Haremeyn Hac
Ahmed bin Yusuf fi muntesifi Şehri’l-muharrem
Fi Seneti ihdâ ve Seb’ine ve Seb’amiete (771) 1369.
Mescit kare planlı küçük bir yapıdır. Duvarları taş ve
tuğla karışımından yapılmıştır. Kuzeyine tuğladan
camekânlı ve oldukça dar üzeri çatılı bir son cemaat
yeri eklenmiştir. Minare son cemaat yerinin içerisinde,
kesme taştan olup, yenidir. İbadet mekânının üzerini
örten kubbe 90 cm. kalınlığındaki duvarlara Türk
üçgenleri ile oturtulmuştur. Mihrap yakın tarihlerde üst
kısmı dışarı taşkın bir niş biçiminde yapılmış olup,
minberi de yenidir. İbadet mekânını örten kubbe göbeğine
bir ayet yazılmış, etrafı bitkisel motifli bir bordür
ile çevrilmiştir.
Kurşunlu Camisi (Merkez)
Kütahya Paşam Sultan Mahallesi’nde bulunan bu cami,
Kasım Paşa Camisi olarak da tanınmaktadır. Osmanlı
döneminde, 1520' de Anadolu Beylerbeyi olan Kasım Paşa
tarafından 1520’de onarılmıştır. Bundan ötürü de camiye
Kasım Paşa Camisi, onarım sırasında önceden kiremitle
örtülü olan kubbe kurşunla kaplandığı için de Kurşunlu
Camisi adını almıştır.
Giriş kapısı üzerindeki üç satırlı sülüs yazılı
kitabesinden, Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanında Ahi
Şeyh Mahmut bin Şeyh Alaeddin tarafından 1377-1378
yılında yaptırıldığı öğrenilmiştir.
Kitabe:
Amere haza el-mescit el-mübarek bereketü’l İslâm
ve’l-müslimin mevhar-i ehl
El-fütuvvet ve’l-mürüvvet el-şeyh Muhammed ibn Şeyh
Alaü’d-din ibn Şeyh
Nurel-din fi Şuhuri seneti tis’a ve şeb’in ve seb’a mie.
Ta nefha-i sûr ma’mûr bâd 779 (1377-1378).
Cami kare planlı olup, önünde üç bölümlü bir son cemaat
yeri bulunmaktadır. Minaresi doğuda olup, ibadet mekânı
ile son cemaat yerinin bitiştiği yerdedir. Cami kesme
taş ve yer yer de tuğladan yapılmıştır. Üzeri kasnaklı
taş bir kubbe ile örtülmüştür. İbadet mekânını örten
kubbe Türk üçgenlerinin üzerine oturtulmuştur. Mihrap ve
minber sonradan buraya eklenmiş, mimari yönden bir
özellik taşımamaktadır. Cami içerisinde bir bezeme
bulunmamaktadır.
Caminin doğusunda dışarıya taşkın kaide üzerindeki
minaresi bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla hatıllıdır.
Bundan sonra gelen gövde tuğladan yapılmış, şerefe
altında iri tuğladan mukarnaslar görülmektedir. Burada
firuze, lacivert ve mor renkte sırlı tuğlalar
kullanılmıştır. Minarenin orijinal olup, erken dönemden
kaldığı anlaşılmaktadır.
Süleyman Bey (Servi, Çatalçeşme) Mescidi
(Merkez)
Kütahya Servi Mahallesi’nde bulunan bu mescidi,
kitabesinden öğrenildiğine göre; Germiyanoğlu Süleyman
Şah döneminde, Ali Bey oğlu Hacı Süleyman 1381-1382
yılında yaptırmıştır. XVI.yüzyıl Vakıf kayıtlarında Hacı
Süleyman Mescidi olarak ismi geçen bu mescit yanındaki
çeşmeden ötürü de Çatalçeşme Mescidi olarak da
anılmaktadır. Giriş kapısı üzerinde bulunan beş satırlık
mermer, sülüs yazılı kitabesi son onarım sırasında dış
kapının üzerine yerleştirilmiştir.
Kitabe:
Bena haza el-Mescit el-mübarek
Me’mûren ve’l-izn min kabl
Mefharü’l-a’yan el-Hac
Süleyman bin Alibek tâbe serâhu
Li seneti selâse ve semânine ve seb’amie 783
(1381-1382).
Mescit kare planlı, tuğla kubbeli küçük bir yapıdır.
Kubbeye geçiş tromp ve Türk üçgenleri ile sağlanmıştır.
Kuzey yönünde ahşap bir son cemaat yeri vardır. Minber
ve mihrabı oldukça basittir. Güneydoğu köşesindeki
minaresi yakın tarihlerde yapılmıştır.
Aslan Bey (Meydan) Camisi (Merkez)
Kütahya Meydan Mahallesi’nde, Kapan Deresi kenarında
bulunan bu cami, vakıf kayıtlarında Aslanzâde Mescidi
olarak geçmektedir. Kitabesi günümüze gelememiştir.
Aslan Bey’in Çelebi Mehmet ve II.Murad ricalinden olduğu
kaynaklardan öğrenilmektedir. Cami, vakıf kayıtlarına,
arşiv defterlerine göre XVI.yüzyılda yapılmıştır.
Cami kesme taş ve tuğladan, kare planlı, tek kubbeli bir
yapıdır. Önünde üç bölümlü son cemaat yeri
bulunmaktadır. Batıda ana mekân ile son cemaat yerini
ayıran duvarın köşesine de minare yerleştirilmiştir.
Caminin duvarları oldukça kalın olup, batıya bakan
cephesi ile kuzeydeki son cemaat yeri kesme taştan
yapılmıştır. Son cemaat yerinin köşeleri L biçiminde
payeleri anımsatacak şekilde iki yanda geniş kemer
açıklıklarına sahiptir. Günümüzde son cemaat yeri demir
doğramalı bir camekânla kapatılmıştır. Son cemaat
yerinin üzerini örten üç kubbe sekizgen kasnak
üzerindedir.
Caminin dış görünümünde dikkati çeken bir nokta da kare
planlı ana mekânın doğu ve batısındaki geniş kemer
açıklıklarıdır. Bu kemerin ortasında dar ve uzun
pencereler bulunmaktadır. Cami yanındaki Kapan
Deresi’nin taşmasından ötürü zarar görmüş ve değişik
zamanlarda onarılmıştır.
Mihrap dışa taşkın bir niş şeklinde olup, bezemesiz iki
sıra bordür arasında kaş kemerli ve mukarnas dolguludur.
Mihrap duvarı ve ahşap mahfil 1967 yılında yeni yapılmış
Kütahya çinileri ile bezenmiştir.
Hisarbeyi Oğlu Mustafa (Saray) Camisi (Merkez)
Kütahya, Saray Mahallesi,
Hükümet Konağı yanında bulunan bu cami, halk arasında
Saray Camisi olarak da tanınmaktadır. Kitabesinden
öğrenildiğine göre II.Yakup Beyin Subaşısı Hisar Beyi
oğlu Mustafa Bey tarafından 1487-1488 yılında
yaptırılmıştır.
Kitabe:
“Fi eyyami devleti el-Sultan el-azam Zıllullahi
fi’l-alemi el-Sultan Bayezid bin Muhammed Han
Halledellahu mülkehu bena ve amere
haze’l-Mescidi’l-mübarek el-Şerif. El fakir el-muhtac
ila
El-Rabbi’l-Kerim el-latif Mustafa bin Hisarbeyi el-abd
el-zaif afallahu anhuma
El-rahim el-reûf taleben li-rıza el-Hak el-atûf
haresellahu mine’l-hed-mi ve’l harki fi tarih sene 893
(1487-1488).”
Cami Anadolu valisi Yahya Paşa tarafından 1749-1750
yılında onarılmıştır. Bunu belirten çini kitabe mahfilin
doğu kanadına yerleştirilmiştir.
“Dedi ol asaf tamam itmamına tarihini
Yahya Paşa etti hakka bu kadim mabed ihya. 1164
(1749-1750)”.
Bu onarımdan sonra yakın tarihlerde yapılan onarımlarla
cami adeta yenilenircesine onarılmış, son cemaat yeri
yeniden yapılmıştır.
Cami düzgün kesme taş ve tuğla hatıllı olarak
yapılmıştır. Taşlar iki yandan ikişer dikey tuğla ile
kesilmiştir. Çatı hizasında iki kirpi saçak yapıyı
çepeçevre dolanmaktadır. Cami kare planlı olup, mihrap
yönünde kareye yakın büyük bir bölüm dışarı
çıkıntılıdır. Bu bölüm ibadet mekânından tek bir
basamakla ayrılmıştır. Caminin 1957 yılında yapılan
onarım öncesinde son cemaat yerinin kemer ve kubbeleri
tamamen yıkılmıştır. Eski fotoğraflarına göre son cemaat
yerinin üç bölümlü ve kubbeli olduğu görülmektedir.
Bugün son cemaat yeri yine üç bölümlü ve üç kubbeli
olarak yapılmıştır. Bu kez ağaç gergiler yerine demir
gergiler kullanılmıştır. Yuvarlak sütunların başlıkları
da baklavalı olarak yapılmıştır. Onarım sırasında giriş
kapısı da değişmiştir. Son cemaat yeri camekanlarla
çevrilmiş, kitabelik yerine de XVIII.yüzyıl çinileri
yerleştirilmiştir.
İbadet mekânının ilk bölümü kare planlı olup üzeri
tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Mihrap çıkıntısı yan
duvarların 2.50 m. içerisinden başlamaktadır. Bu bölüm
geniş ve sivri bir kemerle kare bölüme bağlanmıştır.
Üzeri kubbe tonozu ile örtülmüştür. Mermer mihrap
sütunçeli, üç kenarlı ve mukarnas dolguludur. Orijinal
olan mihrap üç yönden bordür çinileri ile
çerçevelenmiştir. Orijinal taş minber çini ile
kaplanmıştır. Bu çinilerin bir kısmı XV. yüzyıla
tarihlendirilmiştir. Mihrabın köşk kaidesinin dış
korkulukları XVIII.yüzyılda Yahya Paşa tarafından buraya
konulmuştur.
Kubbe kalem işleri ile bezenmiştir. Burada çifte kollu
bir yıldızdan çıkan çifte vavlar dikkat çekicidir.
Karagöz Ahmet Paşa Camisi (Merkez)
Kütahya
Cumhuriyet Caddesi’nde, Küçük Çarşı denilen semtte
bulunan bu camiyi Beylerbeyi ve Anadolu Valisi Karagöz
Ahmet Paşa başlatmış, cami, medrese ve sıbyan mektebi,
Paşa’nın Şahkulu isyanında, 1511’de öldürülmesinden
sonra vasiyeti üzerine eşi tarafından tamamlanmıştır.
Vakfiyesi de 1512’de düzenlenmiştir. Caminin ikisi kuzey
ve doğu kapılarında, birisi doğu kapısının yanındaki
pencere alınlığında, diğeri de minberin süpürgeliğinde
olmak üzere dört kitabesi varsa da bunlardan hiç biri
caminin yapımı ile ilgili olmayıp onarım kitabeleridir.
Bunlardan caminin 1509-1510; 1780; 1893 yıllarında
onarıldığı öğrenilmektedir.
Cami kesme taştan kare planlı olup, üzeri merkezi bir
kubbe ile örtülmüştür. Eski durumunu gösteren resimlerde
kubbe kasnağı üzerinde iki kademeli bir kiremit çatı
olduğu görülmektedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün
1970’li yıllarda yaptığı onarımda bu örtü kaldırılmış,
son cemaat yerinde de bazı değişiklikler yapılmıştır.
Caminin kuzeyinde iki tarafında üçer odası ve bir
dershanesi bulunan medresesi bulunuyordu. Günümüzde bu
medrese yıkılmış ve ortadan kalkmıştır.
Caminin kuzeyinde ortada iki sütunun taşıdığı üç kemerli
ve üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Buradan
geniş bir giriş kapısı ile ibadet mekânına
girilmektedir. İbadet mekânının üzerini örten kubbe dört
yönden dışa taşkın kemerler üzerine oturtulmuştur.
Kubbeyi taşıyan pandantifler ise oldukça alçaktan
başlamaktadır.
Mihrabın bir kısmı mermerdendir. Yarımşar ongen bir niş
içerisinde ve mukarnas dolguludur. Oldukça sade bir
görünümdeki mihrap yakın tarihlerde yağlı boya ile
boyanarak özelliğini yitirmiştir. Minber de taştan
yapılmış oldukça sadededir. Minber de mihrap gibi yağlı
boya ile boyanmıştır. Tuğla minare, tek şerefeli ve
kesme taş kaidelidir.
Şengül Cemil (Celal Efendi) Mescidi (Merkez)
Kütahya Börekçiler Mahallesi’nde bugün üzeri kapatılmış
olan eski derenin kenarında bulunan bu cami, XVI.
yüzyılda yanındaki çeşme ile birlikte yaptırılmıştır.
Osmanzade Ahmet Paşa zamanında, XVII.yüzyılın sonlarında
yanına bir de sıbyan mektebi eklenmiştir. Günümüze
gelemeyen sıbyan mektebinin bugünkü sundurmanın
bulunduğu yerde olduğu bilinmektedir. Kitabesi
bulunmamaktadır. Çeşmenin iki yanına yerleştirilmiş
kitabelerin yapı ile ilgisi olmayıp büyük olasılıkla
buraya başka bir yerden getirilmiştir. Tarihlendirilmesi
konusunda arşiv kayıtlarından yararlanılmıştır. Kanuni
Sultan Süleyman devrinde tutulmuş evkaf defterinde 1571
tarihli giderler listesinde ismi geçmektedir. Küçük bir
avlu içerisindeki caminin doğusunda çeşmesi vardır.
Cami kesme taştan yapılmış, kare planlı ve tek
kubbelidir. Caminin doğusundaki, çatılı küçük bir
sundurma son cemaat yeri konumundadır. Bunun kuzeyinde
küçük bir oda ile minare kaidesi bulunmaktadır.
Günümüzde evler arasında sıkışıp kalmış olan caminin
kubbesinin üzerinde piramidal bir çatı oturtulmuştur.
Mihrap yedi sıralı mukarnaslı niş durumundadır. Ağaç
minber geç devir özellikleri göstermesine rağmen
başarılı bir geç devir uygulamasıdır. Cami içerisindeki
bir kapıdan çıkılan, taş kaide üzerindeki minarenin
pabuç kısmı şişkin ve halat silmelidir. Bu yönden de
halk arasında karpuz minare olarak isimlendirilmiştir.
Gövde kesme taştan ve tek şerefelidir.
Lala Hüseyin Paşa Camisi (Merkez)
Kütahya Lala Hüseyin Paşa Mahallesi’nde bulunan cami
geniş bir avlunun ortasındadır. Yanında bir de hamamı
bulunmaktadır. Caminin giriş kapısı üzerinde onarım
kitabesi olmasına rağmen yapım kitabesi bulunmamaktadır.
Mimar Sinan ile ilgili tezkirelerde bu caminin ismine
Mimar Sinan eseri olarak rastlanmaktadır. Lala Hüseyin
Paşa’nın bu cami ile ilgili uzun bir de kitabesi vardır.
Bu vakfiyeye dayanarak caminin Lala Hüseyin Paşa’nın
Rumeli Beylerbeyi olduğu dönemde yapıldığı
sanılmaktadır. Lala Hüseyin Paşa 1566 yılında Kütahya
valiliği yapmıştır. Ardından da 1566-1568 yıllarında da
Anadolu Beylerbeyi olmuştur.
Lala Hüseyin Paşa Camisi kesme taştan, kare planlı
olarak yapılmıştır. XVI. yüzyılın klasik özelliklerini
taşımaktadır. Son cemaat yeri dışarıya doğru hafifçe
çıkıntı Caminin içeriye dönük yan duvarlarını ortasına
yerleştirilmiş iki baklava başlıklı mermer sütunla beş
bölüme ayrılmıştır. Ortadaki üç bölüm kubbe, yanlardaki
iki bölüm ise ayna tonozlarla örtülüdür. Bu bölüm sivri
kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Son cemaat bölümü
ortada daha geniş ve yüksek tutulmuş, böylece hareket
girişe yöneltilmiştir. Giriş kapısı sade olup, üzerinde
sekiz beyitlik onarım kitabesi bulunmaktadır.
Kitabe:
“İbadethaneye hizmet eden ashab-ı hayratı
İder dergâh-ı izzetinde Hüda-yı lemyezel ihsan.
Liveçhillah muzaffer oldular ihyasına derhel
Sudurunda ziya versün bu nûr-ı pertev-i iman
Bu Lala Hüseyin Paşa bina ettiği camii
Edüp ta’mir ahalisi biavn-i Hazreti Yezdan
Ferâh bahşeyledi cami’eda oldukça farzullah
Musalliler eda etsün selât-ı hamse i her ân
Kılarsa lûtunu irad vallah_i Zülcelâl-i Ekber
Edaer mi anı hiç ebter bufi’li Hazret’i Mennan
Müezzinler okur ihlas, imam allah’u ekber der
Cemaat iktida eyler melekler de olur hayran
Gel ey Rüştdi dehanın aç tekellüm eyle tarihi
Kusur-ı pür küsûr olur belki sebeb_i gufrân
Gelüp sâl-i bin üç yüz on hitam buldu bu ta’mirat
Bihamdillah muvaffak eyledi hatmın Ulu Sübhan
1310 (1892-1893)”.
Mihrap nişi ongen şeklindedir ve sade bir silme ile
çerçeve içerisine alınmıştır. Minber de taştandır.
Bezeme olarak batı duvarında, minberin yanındaki pencere
üzerinde eshab-ı gemisi istifi, kuzey duvarında da
“Ketebe Mahir bin Mehmet Tekfurdağızade Kütahyevi”
imzası bulunmaktadır. Ayrıca kapının dışındaki alınlıkta
da “Ketebe Hüsnü” imzası görülmektedir.
Minare gövdesi ve pabucunda tuğla kullanılmıştır.
Yuvarlak gövde üzerinde rozet, çarkıfelekler, kuşaklar
ve şerefe altında da mukarnaslar bulunmaktadır.
Caminin avlusundaki şadırvan sekizgen şekilde ve mermer
plakalıdır. Ortasında fıskiye çanağı vardır ve üzeri
ahşap sundurma şeklinde bir çatı ile örtülmüştür.
Hatuniye Camisi (Merkez)
Kütahya Mecidiye Mahallesi, Hatuniye Sokağı’nda bulunan
bu caminin yapım tarihi ve banisi çelişkilidir. Minare
kaidesinde görülen ve zorlukla okunabilen kitabesinden,
Rabia Hatun tarafından onarıldığı ve minare eklendiği
öğrenilmektedir. Caminin girişindeki bir levhada ise
1573-1574 tarihi yazılıdır. XVI.yüzyıl arşiv
kayıtlarında bu yapının ismine rastlanmamaktadır. Bu
bakımdan caminin yapımı ile ilgili kesin bir tarih
verilememektedir. Yapı üslubundan XVI.-XVII.yüzyılda
yapıldığı düşünülmektedir.
Cami kesme taştan, kare planlı olarak yapılmış, üzeri de
kubbe ile örtülmüştür. Yanında aralarında kod farkı
bulunan iki sandukalı bir türbe bulunmaktadır. Son
cemaat yeri duvar uzantıları ve bunların arasındaki iki
mermer sütunla üç bölüme ayrılmıştır. Bu bölümlerin
üzeri üç kubbe ile örtülmüştür.
Onarım kitabeli giriş kapısı son cemaat yerinin orta
ekseninde olmayıp, biraz yana kaymıştır. Onarım kitabesi
sekiz satırlık olup, bozuk yazılmış ve okunaksızdır. Bu
nedenle bilgi vermekten çok uzaktır.
İbadet mekânını örten kubbe aşağıdan başlayan
pandantifler üzerine oturtulmuştur. Mihrap geniş ve
derin bir niş şeklinde olup, mukarnaslıdır. Beş köşeli
mihrap nişi sütunçelerle çevrelenmiş ve kaval silmeli
bir bordürle de çerçevelenmiştir. Ağaç minberi ise basit
olmasına rağmen son derece kaliteli bir işçiliğe
sahiptir.
Son cemaat yerinde bulunan minare, kesme taş kaideli
olup, tuğladan tek şerefeli ve çokgen gövdelidir.
Caminin yanındaki türbede Kütahya’da bunun dışında
onarımlar yapmış olan Rabia Hatun ile kızının
sandukaları bulunmaktadır.
Sultanbağı (Hisaraltı-Dükkancık) Mescidi
(Merkez)
Kütahya Sultanbağı Mahallesi, Gediz Caddesi, Dükkancı
Sokağı’nda bulunan bu caminin yapım tarihi ile ilgili
bilgi bulunmamaktadır.
Sultanbağı Mescidi kerpiç sıvalı duvarlı, kareye yakın
dikdörtgen planlıdır. Üzeri kiremit örtülü bir çatı ile
kaplanmıştır. Caminin doğusunda giriş bölümü
bulunmaktadır. Bunun da üzeri ibadet mekânını örten
çatının altına alınmıştır. Mihrap ve minberinin bir
özelliği bulunmamaktadır. XIX.yüzyılın ilk yarısında
yanına taş bir minare eklenmiştir.
Sultanbağı, Çatalçeşme (Ahi Arslan) Mescidi
(Merkez)
Kütahya Sultanbağı Mahallesi’nde, günümüzde üzeri
doldurulmuş olan bu caminin yapım tarihi
bilinmemektedir. Büyük olasılıkla XVIII.yüzyılda
yapıldığı sanılan bu cami, 1803-1804 ve 1962-1963
yıllarında onarılmıştır. Caminin yanında bulunan
çeşmenin kitabesinde Ağaçköylü Zeynelabidin’in ismi
geçmektedir.
Caminin girişi kuzeydedir. Alt katında çamaşırlık,
üstünde de mescit kısmı bulunmaktadır. Kareye yakın
dikdörtgen planlı mescidin ibadet mekânı mihrap
duvarındaki iki geniş pencere ile aydınlatılmıştır.
Mihrap dışarıya hafif taşkın yuvarlak bir niş şeklinde
olup, bir özellik taşımamaktadır.
Özbek Camisi (Merkez)
Kütahya Hamidiye Mahallesi’nde, Küçük Meydan’da bulunan
bu mescidin yapım tarihi bilinmemektedir. Değişik
zamanlarda onarılmış ve özelliğini korumuştur. Caminin
XVIII.yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Dikdörtgen planlı, ahşap tavanlı ve çatı örtülü bir
yapıdır. Son cemaat yeri çatı içerisine alınmıştır.
Mihrap nişi mermer taklidi boya ile boyanmış ve
özelliğini yitirmiştir. 1974 yılında mihrap Vedat
Çinicioğlu imalâtı çinilerle kaplanmıştır. Caminin son
cemaat yerinden çıkılan minaresi kesme taş kaideli olup,
yuvarlak tuğla gövdeli ve tek şerefelidir.
Ali Paşa Camisi (Merkez)
Kütahya
Gazi Kemal Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi üzerinde
bulunan bu yapının külliye şeklinde yapıldığı
bilinmektedir. Yanındaki şadırvanı, medrese hücreleri ve
sıbyan mektebi günümüze gelememiştir. Kaynaklardan ahşap
olduğunu öğrendiğimiz bu bölümler yanmış, sonraki
yıllarda yalnızca cami kısmı yenilenmiştir.
Kitabesi bulunmayan bu camiyi Seyit Süleyman Ağa oğlu
Anadolu Valisi Ali Paşa 1796’da yaptırmıştır.
Cami kareye yakın dikdörtgen planlıdır. İbadet mekânı
batı yönüne eklenen yapılarla daha da genişletilmiştir.
Kuzey yönünden camekânla çevrilmiş, üzeri kubbeli bir
mekândan içeriye girilmektedir. Ayrıca batısında iki
mermer sütun arasına küçük kubbeli bir mekânla da ikinci
bir girişi daha bulunmaktadır. İbadet mekânı yüksek ve
peş peşe pencerelerle aydınlatılmıştır. İbadet mekânının
üzeri ahşap bir tavanla örtülmüştür. Tavana ortada bir
göbek, çeşitli çiçekler ve kalem işleri yapılmıştır.
Mihrap ve mihrap duvarı çini ile kaplıdır. Mihrap
duvarındaki çiniler çok çeşitli olup, bunların toplama
olduğu açıkça görülmektedir. Bu çinilerde kandil
motifleri dikkati çekmektedir. Çoğunlukla mavi beyaz
çiniler kullanılmıştır.
Caminin orijinal minaresinin nasıl olduğu bilinmemekle
beraber, bugünkü minare kesme taş kaide üzerine tek
şerefeli, yuvarlak gövdeli ve taştan yapılmıştır.
Ahırardı Camisi (Dilsizoğlu Hacı İbrahim) Camisi
(Merkez)
Kütahya Saray Mahallesi’nde bulunan bu caminin kitabesi
bulunmamaktadır. Kütahya Kadı Sicillerinden
öğrenildiğine göre; Hacı İbrahim bin Osman bin Mustafa
tarafından 1876 yılında yaptırılmıştır. Çeşitli
dönemlerde cami onarılmıştır. En son onarımı 1965
yılında yapılmış, mihrap duvarının alt kısmı Kütahya
çinileri ile kaplanmış, mihrap ve vaaz kürsüsü
yenilenmiştir.
Cami kısmen tuğla, kısmen de taştan yapılmıştır.
Dikdörtgen planlı olup, üzeri dört yöne doğru meyilli
çatı ile örtülmüştür. İbadet mekânının kuzeyinde iki
direğin taşıdığı bir mahfil bulunmaktadır. Böylece asıl
ibadet mekânı kare şekline dönüştürülmüştür. Dışarı
taşkın olmayan mihrap yuvarlak bir niş şeklindedir.
Kuzeybatı köşesine camiden dışarıya doğru taşan taş
kaideli, tuğla gövdeli, tek şerefeli bir minare
eklenmiştir.
Saadet (Saadettin) Camisi (Merkez)
Kütahya’da
Büyük Bedesten’in karşısında bulunan bu cami, 1700
yılında yanmış ve 1824’te Derviş Mehmet tarafından
yaptırılmışsa da 1866 yılında yeniden yanmıştır. Bugünkü
cami İşkodralızade Hasan Hakkı Bey’in önderliğinde
halktan toplanan paralarla yaptırılmıştır. Günümüze
değişik zamanlarda yapılan onarımlar ve küçük çaptaki
değişikliklerle gelebilmiştir. Orijinal yapısının ne
şekilde olduğu bilinmemektedir.
Caminin düzensi bir planı bulunmaktadır. Bu durum arazi
konumundan kaynaklanmış, kesme taş duvarlı fevkâni bir
yapıdır. Güney cephesinde yuvarlak basık kemerli bir
tonoz ile ulaşılan Sakahanesi bulunmaktadır. Sokak
seviyesinde, batısında iki, güneyinde üç dükkân camiye
eklenmiştir. Bunların arasından camiye çıkılan iki kapı
vardır. Bu kapılardan batıdaki kitabelidir. Diğeri de
güneydoğusundadır.
Caminin batı ve güney cepheleri kesme taştan, kuzey yönü
moloz taştan yapılmıştır. Dış görünümünde batı ve güney
cephelerinde saçak hizasının altını kademeli silmeli bir
korniş dolanmaktadır. Kuzey cephesinde ise yedi kademeli
bir tuğla saçak bulunmaktadır.
Caminin güney duvarının ortasına mihrap
yerleştirilmiştir. Batıdaki giriş kapısı çift kanatlı
bir kapı olup, iki yanında kabartmalar bulunmaktadır.
Bunun üzerinde mermer 1870-1871 tarihli kitabesi yer
almaktadır. Güneydoğu kapısı kitabesizdir.
Fevkâni cami yüksek görünümde olup, düzensiz planı
olduğundan içerisi ağaç direklerle üç bölüme
ayrılmıştır. Bunlardan orta bölümü örten bağdadi tavan,
beşik tonoza benzemekte olup, üzeri kalem işi ve
nakışlarla bezenmiştir. Bunun yanındaki bölümler yine
kare tavanlıdır. Üst örtüyü taşıyan ağaç direkler Bursa
tipine benzer kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır ve
üzerleri nakışlıdır. Yuvarlak kemerli mihrap nişinin
etrafı çerçeve içerisine alınmıştır. Bu mihrap nişine
yer yer kare çiniler yerleştirilmiştir. Mihrap
kitabesinin altında 1899-1900 tarihi okunmaktadır.
Ayrıca burada Mehmet Hilmi Kütahyalı’nın imzası
bulunmaktadır. Minber ahşap olup, çakma tekniğinde
yapılmıştır. Her bölüm çiçeklerle bezelidir.
Minare kesme taştan olup, şerefe altında altı sıra kirpi
kuşak görülmektedir. Külahın altında da çini bir kuşak
dikkati çekmektedir.
Caminin bodrumundaki Sakahane’de yalaklı bir çeşme
kitabesi bulunmaktadır.
Yeşil Cami (Recep Ağa Mescidi) (Merkez)
Kütahya
Hükümet Caddesi’nde bulunan bu mescidin yerinde Recep
Ağa Mescidi olarak tanınan bir yapı bulunuyordu.
Sonradan Yahya Paşa bu mescidi yenilemiş, genişletmiş ve
fevkâni bir cami haline dönüştürmüştür. Bu mescit yanmış
1858’de ahşap olarak yenilenmiştir. Kütahya Mutasarrıfı
Fuat Paşa’nın önderliğinde 1905-1906 yılında bugünkü
şeklini almıştır. Caminin giriş kapısındaki mermer
kitabe ile içerideki bir levhada ve Vakfiye suretinden
bu durum öğrenilmektedir.
Kitabe:
“Bi hamdillah bu mabethane gör, yapıldı tamam oldu.
….derun’u beldede nam-u benâm oldu
Bunu Tab’ı beşerle hatm-i inşa etme nâkabil
Mücerret avni Hak ile peziray-ı hitam oldu
Gelüp bunda cemaat ile kulluk etmeli Hakka
İbadet etmeli Allahca layıklı makam oldu
Buna herhangi zat-i muhterem oldu ise baiz
O zat-ı kadr-i âli mashar-ı feyz-i meram oldu
Yazup bu levhamı vaz’ı eser etmekti maksudum
Hakka şükür müyesser gerde-i Rabb’ül enam oldu
Didim tarihi tam ahseni… Hakka hamdolsun
Yapıldı layıkında pek yeşil cami tamam oldu 1275
(1858-1859)”.
Cami
kesme taştan ve kare planlı olarak yapılmıştır. Üzeri
tek kubbe ile örtülüdür. Caminin önünde iki sütunlu ve
kubbeli bir giriş bulunmaktadır. Caminin girişi
camekânlı olup, bundan önce saraçlı, keçe-kilim örtülü
idi. Giriş kapısı mermer sövelidir. İbadet mekânı sivri
trompların yardımı ile içten daire şeklinde, dıştan da
sekizgen kasnağa oturan kubbeyle örtülmüştür. İbadet
mekânı kubbenin ortasından zemine kadar boş bir yüzey
kalmamacasına bezenmiştir. Burada geç devir yağlı boya
motifleri tekrarlanmıştır. Barok ve ampir üslup açıkça
kendini göstermektedir.
Mihrap sütunçelerle çevrelenmiş, dışa taşkın olmayan
yuvarlak bir niş şeklindedir. Buraya zincire asılı
kandil motifi, malakâri yıldızlar yerleştirilmiştir.
Minber geometrik yıldız geçmeli olup, kabartma ince
Rumiler, madalyonlar ve Edirnekâri üsluba yakın yazı
kartuşları ile dikkati çekmektedir. İbadet mekânı dar,
uzun ve sivri kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır.
Minare, köşklü minare tipinde olup, ince sütunlara
oturtulmuş olan şerefe üstünde galeri biçiminde bir köşk
bulunmaktadır. Yuvarlak gövdeli ve kesme taştan
yapılmıştır.
Kaditler Camisi (Merkez)
Kütahya Lala Hüseyin Caddesi’nde bulunan Hasır
Pazarı’ndaki bu cami ile ilgili, İbrahim Hakkı
Uzunçarşılı 1835-1836 yılında tek katlı olarak yapımına
başlandığını, Yağcı Hacı Abdil bin Mehmet tarafından
1847-1848 yılında da üst katın eklendiğini belirtmiştir.
Kadı Sicillerinden öğrenildiğine göre de üst kat
yapıldıktan sonra cami, halktan toplanan paralarla 1909
yılında yeniden onarıma başlandığı ve bu onarımın 1919
yılında tamamlanmıştır.
Cami kâgir bir yapı olup, cadde üzerindeki batı
cephesinde iki dükkân ve iki mermer sütuna oturmuş
kapısı bulunmaktadır. Caminin batı cephesi kesme taştan,
diğer cepheleri tuğla hatıllı moloz taştan yapılmıştır.
Üzeri çift meyilli çatı ile örtülmüştür.
İbadet mekânı kare planlıdır. İçerisinde basit bir
mihrap nişi bulunmaktadır. Caminin yapımından kısa bir
süre sonra eklenen üst kat asıl ibadet yeridir. Ahşap
merdivenlerle çıkılan bu bölüm pencerelerle
aydınlatılmıştır. Kuzeydoğu köşesindeki taş minare 1953
yılında buraya eklenmiştir.
Küpecik Camisi (Merkez)
Kütahya Hamidiye Mahallesi, Müderris Yolu üzerinde
bulunan bu cami, 1911-1912 yıllarında iki katlı olarak
yaptırılmıştır.
Kâgir ahşap tavanlı caminin alt katında iki dükkân ve
iki mermer sütuna oturtulmuş kapısı bulunmaktadır. Batı
cephesinin üst katı kesme taştan, diğer cepheler tuğla
hatıllı moloz taştan yapılmıştır. Üzerini çift meyilli
bir çatı örtmektedir. Alt katta dükkânların arkasında
kalan ve dar bir koridorla geçilen kare bölüm bugün son
cemaat yeri olarak kullanılan mekân ilk mescittir.
Burada basit bir mihrap görülmektedir. Merdivenle
çıkılan üst kat bugünkü cami kısmıdır. Cami kısmında son
devirde yapılmış motiflerle bezeli mihrap ve basit bir
ağaç minber bulunmaktadır.
Caminin kuzeybatısındaki kesme taştan kaidesi olan
minaresinin gövdesi tuğladan, şerefe altı da tuğla
mukarnaslıdır. Külah altında sıvaya gömülmüş bir sıra
çini kuşak görülmektedir.
Bülbül (Yakup Çavuş) Mescidi (Merkez)
Kütahya Mecidiye Mahallesi ile Hamidiye Mahallesi
arasında bulunan bu caminin ne zaman yapıldığı konusunda
bir bilgi bulunmamaktadır. XIX.yüzyılda bu caminin
bulunduğu kayıtlardan anlaşılmaktadır.
Cami dikdörtgen planlı olup, duvarları oldukça kalındır
ve üzeri ahşap bir çatı ile örtülmüştür. İbadet
mekânının ortasındaki enine mekân ile üç bölüme
ayrılmış, geniş ve yuvarlak kemerler ahşap çatıyı
taşımaktadır. Mihrabı son derece basit bir niş
şeklindedir. Kuzeydoğusunda taş minaresi XX.yüzyılın
ortalarında eklenmiştir. Daha önce burada ahşap bir
minare olduğu bilinmektedir.
Deveyatağı Mescidi (Merkez)
Kütahya Hamidiye Mahallesi, Deveyatağı Sokağı’nda
bulunan bu mescidin ne zaman yapıldığı kesinlik
kazanamamıştır. Kadı Sicilinde 1837 tarihi geçmektedir.
Mimari yönden de bir özelliği bulunmayan bu yapının XIX.yüzyılın
başlarında yapıldığı sanılmaktadır. Son onarımlarla
özelliğini bütünüyle yitirmiştir.
Dikdörtgen planlı olan mescidin üzeri ahşap bir çatı ile
örtülmüştür. İçerisinde basit bir mihrap ve minberi
bulunmaktadır.
Cedid (Yeni Mahalle) Mescidi (Merkez)
Kütahya Cedid Mahallesi’nde, Nallı Medrese’nin
karşısında bulunmaktadır. Yapıldığı tarih
bilinmemektedir. XIX.yüzyılın başlarında yapıldığı veya
yenilendiği sanılmaktadır.
Cami dikdörtgen planlı olup, arazi konumundan ötürü
dikdörtgenin kısa kenarı eğridir. Üzeri ahşap bir çatı
ile örtülmüştür. Altında araziden kazanılmış bir bodrum
bulunmaktadır. Dört pencere ile aydınlatılan ibadet
mekânında basit bir mihrap nişi bulunmaktadır. Mimari
yönden de bir özellik taşımamaktadır.
Karadonlu (Pirler Mahallesi) Mescidi (Merkez)
Kütahya Pirler Mahallesi, Karadonlu Sokağı köşesinde
bulunan bu mescidin yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak,
eski kayıtlarda XVI.yüzyılda burada bir mescit olduğu
yazılıdır. Günümüze gelen bu mescidin onun yerine XIX.yüzyılın
sonlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Mescit ahşap, yer yer moloz taştan yapılmıştır. Son
onarım sırasında duvarları kâgir hale getirilmiştir.
Mihrabının bir özelliği bulunmamaktadır. Yakın
tarihlerde yeniden yapılırcasına onarılmıştır.
Ahi Evren (Hacı Evren) Mescidi (Merkez)
Kütahya Ahi Evren Mahallesi, Cennet Sokağı’nda bulunan
bu mescidin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Ancak
kaynaklardan bu mescidin olduğu yerde XVI.yüzyılda
yapılmış Hacı Evren Mahallesi Mescidi bulunuyordu.
Mescit kareye yakın dikdörtgen planlı olup, kesme taştan
yapılmıştır. Üzeri çatı ile örtülüdür.1956-1957 yılında
yeniden onarılmıştır. Bu onarım sırasında kuzeybatı
köşesine kesme taştan minare eklenmiştir. Caminin mihrap
duvarında penceresi bulunmamaktadır. Giriş ile doğu ve
batı duvarlarındaki pencerelerle iç mekân
aydınlatılmıştır. Mimari yönden bir özellik
taşımamaktadır.
kaynak:kenthaber.com
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, kenthaber fotoğraf
arşivi ve www.kutahyamuftulugu.gov.tr
adresinden alınmıştır.
|
Yayın Tarihi : 7 Aralık 2004 Salı |
Güncelleme :8 Şubat 2006
Çarşamba 23:48 |
“
|
|
|
|